Sorry, this entry is only available in Turkish.

Odamız tarafından düzenlenen ve Fotoğrafsever Hüseyin Kataraş’ın objektifinden yansıyan fotoğraflarla hazırlanan ‘Işığın İzinde Safranbolu’ adlı fotoğraf sergisi yoğun ilgi gördü.

Tarihi Çarşıdaki Cıngıllıoğlu Sergi Salonunda düzenlenen fotoğraf sergisi, fotoğraf severleri Safranbolu’nun geçmişten günümüze ulaşmış tarihi dokusunu, kültürünü, coğrafi güzellikleriyle buluşturdu.

Sergi açılışında açıklama yapan Meclis Başkanı Ahmet Şahin “Bir millet bilimin, fennin ve sanatın gereğini yapmazsa, o milletin ilerleme yolunda yeri olamaz. Güzel sanatlarda başarılı olamayan milletler medeniyet alanında da layık oldukları yeri alamazlar. Milleti yaşatmak için bir takım temeller gerekir. Ticaret ve sanayi gibi sanat da bu temellerin en önemlilerinden biridir. Milletler sanattan, sanatçıdan yoksunsa tam bir hayat süremez. Bu nedenle ilme bağlılık ve güzel sanatlar sevgisi Türk milletinin kalbinde milli bir ülkü olarak yaşamalıdır. Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra, alnında ışığı ilk hisseden insandır. Onun bir görevi de toplumu aydınlatmaktır. Sanat mabedinin onlarca kapısı vardır. Tiyatro, sinema, şiir, türkü ve en nihayet fotoğraf bu kapılardan biridir. Sanata karşı duyarlılık toplumda daima canlı tutulmalıdır. Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odamızın desteğiyle gerçekleştirilen ‘’Işığın İzinde Safranbolu’’ fotoğraf sergisi fotoğraf severleri tarihimizle, kültürümüzle, coğrafi güzelliklerimizle buluşturmayı, hedeflemekte ve Safranbolu’nun geçmişten günümüze ulaşmış tarihi dokusunu, kanyonlarıyla, ormanlarıyla, şaleleriyle, akarsularıyla ve insanlarıyla çok özel bir yerde yaşadığınızı da hatırlatmaktadır.” dedi.

Fotoğraf sergisinde açıklama yapan Fotoğrafsever Hüseyin Karataş ““Konuşmak ve yazmak. Toplumun karşısına çıktığınızda izleyenlerin sizi tarttığı iki alan.  Ben hep ikincisini tercih etmişimdir. Sessizlik içinde kelimelerle oynamayı sevmişimdir. Zamanla genç bir arkadaş gurubu ile tanışıp kendime yeni uğraşı alanları buldum. Mehmet Kütükçüoğlu, Cemil Belder, Cemal Özbek, Ali Baykala, Onur Filizkıran, Gökhan Korkut sayabildiklerim. Onlar olmasaydı emekliliğimin çok can sıkıcı olacağını tahmin edebiliyorum. Fotoğraf yeni bir uğraşı alanı olarak tuttu elimden. Beni derelere, çağlayanlara, kanyonlara, bazen de dağların başlarına götürdü. Alageyiğin peşinde koşturan avcı gibi, çoğu zaman unuttum zamanı. Eşime, sabrı çatlatan zaman aralığında beklettim kendimi. Annemin eksilmeyen duaları hep yanımda oldu. Ve sonunda işte bir sergi ile karşınızdayım. Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odasının himayesi olmasa, Değerli arkadaşım Ahmet Savaş’ın özverili gayretleri olmasa, Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odasının değerli genel sekreteri Ömer Tüfekçinin içtenliği, işi takip etmesi olmasa, Sevgili kardeşim Onur Filizkıran’ın fotoğraflarımı sunuma hazırlamadaki fedakarane destekleri olmasa, Cemil Belder’in sık sık baş vurduğum rehberliği, Cemal Özbek’in ruhumu demleyen ateşi alevlendirmesi olmasa, Ali Baykala’nın her zaman yanımdaki duruşu olmasa, Mehmet Kütükçüoğlu’nun bakış açısı, ufuklu duruşu olmasa, bu gün ”Işığın İzinde Safranbolu” sergisi ile karşınızda olamazdım. Bir de 8 yıl önce tanıdığım güzel insan Suat Şafak Arar var. Artık aramızda değil. Işıklar içinde uyusun fotoğrafı onunla sevdik biz. Ortasında yaşadığımız güzelliklerin onunla farkına vardık. Tabi kızlarımı da unutmamalıyım, Kezbanım, Elifim ve Hasretim hep yanında durdular. Hep cesaret verdiler bana. Ve Sara Hanım değerli eşim, Beni hiç ses çıkarmadan destekledi sabırla. Bu gün en çok onu aradı gözleri sergi açılışında. Tabi gölde Mehmet abinin mekanı es geçilmez. Ne güzel ev sahipliği yapmıştır bize. Gecelerin gündüzlere karıştığı zamanlarda hep kendimizi evimizde saymışızdır. Üstümde emeği olan herkese bilhassa teşekkür ediyorum.”